HASTANE VE DOKTOR SORUNSALI
Endometriozis sorunum ile karşılaştığımdan beri bir yıl oldu. O dönemde yurt dışına çıkacağımız için tedavi ile uğraşmak istemedim ve eğitim-araştırma hastanesindeki doktorların ise bilgilendirme yetersizliği sebebiyle ilaç kullanmayıp 3-4 ay sonra tedaviye başlamayı tercih ettim. O dönemde 3 cm civarında idi. Tatile gittik geldik, Eylül’de pek bir değişme olmamıştı. Demekki biraz daha erteleyebilirim dedim. Erteledik yaşadığım yerde bulunan doktorlar insanı çileden çıkaracak durumda idi. Muayeneye girdiğim yerde doktor hanımefendi muayene ediyor, içeri girip “Yasmin yaz” diyor.. Bana evli mi ya da bekar mı olduğumu sorma gereği duymadan, ya da çocuk isteyip istemediğimi sormadan... Bende “çocuk istiyoruz ama” dediğimde yüzüme “Evli misin?” diye bakması...(kendimi neden anlatmadığım konusuna gelince, içeri girer girmez geç içeri dedi, karından ultrasonla baktı, bu esnada karbonatlı su, beta glukan vs. Kullanmamı önerirmisniz sorularını sordum ve cevap olarak betalglukan ne alaka anlamadım ama karbonat mideni kötü yapar dedi, zaten bu sırada muayene bitti içeri gidip yasmin yazdırdı). bu doktorlardan birisi idi. Başka doktorlarda yaşadıklarımda; içerde bekleyen 10 civarında hasta, herkesin üst üste beklemesi, muayene odasında vajinal muayene olurken içeriye meraklı hastaların kafa uzatarak bakması, stres yüklü doktorlar, stres yüklü sekreterler, sekretere bağıran doktor, doktorun arkasından konuşan sekreterler, hastalara bağıran sekretelerler, bozuk sıra bekleme ekranları sebebiyle kapıya yığılan hastalara böcek muamelesi yapan doktor, sekreter ve güvenlik görevlileri...
Hastaların bir çoğu eğitimsiz, bağ bahçe işi ile uğraşan köy halkı. Doğal olarak kendilerini anlatamıyor, doktorun anlattıklarını anlamakta güçlük çekiyorlar. Biraz bakımsız ve köy kokulular. Bizim egolu doktorların hoşuna gitmediği kesin. Azarlayarak anlatıyor ve anlamadıklarında etraftaki insanlardan anlatırmısınız lütfen diyorlar. Çünkü onu anlayacak en az 5 hasta var içeride. Mahremiyet diye bir şey yok zaten. Bir hasta utandığı için “içerde hasta var ama..” diye utana sıkıla doktorla konuştuğunda, “bir şey olmaz sen gir, soyun..” diyor.
Zaten hastalıkları ile yeteri kadar stres olmuş insanların hastanede gördükleri muamele, “öleyim daha iyi!” dedirtecek bir durumda. Hastaneye her gittiğimde ağlayarak bir daha buraya gelmeyeceğim diye söylenmem, ancak mecburiyetler ile tekrar aynı hastaneye hatta aynı doktorlara görünmek zorunda kalmak...
Eylülde Araştırma hastanesinde yaşadığım sinir bozucu anlardan sonra özel bir hastaneyi denemeye karar veriyoruz. En çok önerilen doktoruna randevu aldık ve muayene oldum. Beni çok dinlemeyen soru sormayan bir doktor, ama ilk aşamada kistlerimin boyutunu söyleyip, rahim filmi(hsg) önerdi. Bunun sonucuna göre “eğer tuplerin tıkalı ise hiç buralarda vakit kaybetmeden aşılama tup bebek gibi yöntemleri değerlendirmeliyiz” diyerek net cevaplar vermesi hoşuma gitmişti. Hsg çekilmek için gün verdi, ancak korktuğum için erteledim... bu sebeple ilaç tedavisi gibi yöntemleride denemeden biraz daha bu şekilde vakit geçirmeyi istedim. Korkmak, erkek doktora ilk defa muayene olmak ve maddiyat bunu ertelememdeki sebeplerdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder