25 Nisan 2021 Pazar

Çikolata Kisti ile Yaşam Sürecim

 Yıllar geçmiş, her yıl gelecek yıl tüp bebek 

tedavisi olalım diye diye bu güne gelmişiz. 

Önce yüksek lisans bitsin dedik, bitti.

Sonra Doktora dersleri bitsin dedik, bitti.

Şuan Doktora tez aşaması bitsin diyoruz...

Bakalım bitsin ne bahane bulacağız. Bu aşamada, bir yıldır iki yavru kedi sahiplendik, evimize neşe ve hareket getirdi. Biraz da kedi böyle yoruyorsa çocuk nasıldır diye gözümüz de korktu. 

Bu aralar doğaya bırakmanın mantıklı bir çözüm olduğunu düşünüyorum. Olmuyorsa vardır bir nedeni... "ilk yıllar ya çocuğum olmazsa ne yaparım" stresinde ki ben, artık daha rahatım. Beynim bu gerçeği kabullendi. Tedavi olursam çocuk sahibi olabilirim belki, ama olmayadabilir, hayatın sonu değil.

Bu süreci kendi gelişimime bir fırsat olarak değerlendirmeye başlayalı baya oluyor. Ayakları üzerinde durmaya daha yaklaştım, daha güçlü hissediyorum. Güçsüz bir anne olmaktansa, çocuğuna her açıdan yetecek güçlü anne olmalıyım. Her şeyde bir hayır vardır, her şeyin bir doğru zamanı vardır.

Beklemek, sabretmek en doğrusu...

Bu güne kadar denediğim şeylere gelecek olursak, Yoga yaptığım zamanlar oldu, meditasyon yaptığım zamanlar oldu, farklı farklı hobiler denedim (örgü,dikiş, kayak, kitap okuma, bilmediğim bilgisayar teknolojilerini öğrenme...) ancak kistimle ilgili bir değişiklik olmadı. 

2,5 yıldır hiç kadın doğuma gitmedim, değişen pek bir şey yok. Kistlerim hala ortalama 4-6 cm arasında. Hala iki çikolata kistim var, bir tanede normal yumurtalık kisti.

Tiroidlerimin az çalışmasının (hashimato başlangıcı) tüm bu sorunlara neden olan temel etken olduğunu düşünmeye başladım. Hashimatosu olan kimle konuşsam  ya endometrozisi ya da polikistik over sendromu olduğunu duyuyorum. Belkide aslında olaya buradan yaklaşmalı...


Gelecek günlerimi bu konuda adımlar atarak geçireceğim.

Gelişmeler olursa bilgi paylaşımı yaparım.

Sevgilerle,

Endolu Günler


18 Temmuz 2018 Çarşamba

Çikolata Kistlerim Küçüldü


Çikolata kisti, endometriozis, yumurtalık kisti... Son üç yıldır hayatımda olup bitenlerin özetiydi. Doktorlara gittim, testler yaptırdım, ilaçlar kullandım, hormonlarım alt üst oldu, ama yinede bir değişiklik olmadı. Kistlerim her yıl biraz daha büyüdü. Bir yıl önce tüp bebek kararı aldım, ve sonra vazgeçtim. (Tüp bebek kararı verdiğimde kullandığım gıda takviyelerini başka postta anlatmıştım.) Tüp bebekten vazgeçtiğimde ise 1 1.5 ay kadar bunlara devam ettim. 4 ay kadar da doğum kontrol haplarına devam ettim. Sonra hepsini bir anda bıraktım. Yaşadığım kabızlık, hormon değişiklikleri, reflüler beni vazgeçme noktasına getiren etkenlerdi. Biraz daha sağlıklı yaşamaya karar verdim ve bütün ilaçları bıraktım. Ve en az 6 ay doktora hiç görünmedim.

Bütün bu aşamada hiç bir sağlık sorunum yokmuş gibi yaşadım, bebek düşüncesini kafamdan silerek başka bir zamana erteledim.  Ve mutlu bir dönem geçirdim. Her şey 4 4lük değildi tabi ki... Ama kendimi sakinleştirmeyi, boş vermeyi öğrenmeye çalıştım. 

Yabancı bir makaleden okuduğum üzere endometriozis'lilerin yaşam standartlarında değişiklik yapması gerektiği üzerinde duruluyordu. Et yemeklerini azalttım, sağlıksız atıştırmalıkları azalttım. Hafta da en az 3 defa sebze, 3 defa kuru baklagiller, ve bazende sağlıksız sayılacak şeyler yedim. Makalede özellikle meditasyon üzerinde duruluyordu. Kendimce internet üzerinden öğrendiğim tekniklerle rahatlama amaçlı meditasyon yaptım. (3 haftada 1 defa) ve aynı şekilde arada yoga ve hafif egzersizler yapmayı denedim. Hiç bir şekilde ağır egzersiz yapmadım. Bana bunun çok faydası olduğunu düşünüyorum...

Ve sonuçta 7 ay sonra gittiğim ilk doktor kontrolünde kistlerim küçülmüştü. Sol tarafta 5 cm yumurtalık kisti vardı, sağ tarafta ise 7 cm ile 5 cm arasında boyutu değişen çikolata kisti vardı. ve bu kontrolde doktor solda kist göremezken, sağ tarafta ise 4 cm bir kist gördü. Bu benim için oldukça umut verici bir gelişmeydi. Çünkü 6 ay Visanne kullandım ve ancak yarım santim bir küçülme gözlenmişti. ama eklemeden geçemeyeceğim bir ayrıntı ise 4 ay doğum kontrol ilacı kullandıktan sonra ve gıda takviyelerini kullandıktan sonra muayene olmadım. Belki bunların faydası da olmuştur.

Sonuçta bir kadın hastalıkları uzmanı arkadaşımız şöyle demişti: "Bazen küçülür, bazen büyür, kafanıza takmayın. Yaşınız daha küçük, bebek istediğiniz zaman tedaviyi düşünürsünüz.." Gerçekten doğruymuş, bu hastalık ne kadar kafaya takarsanız o kadar şımarıyor. Hastalığı şımartmayın. Siz bu hayata bir defa geleceksiniz ve en güzel yaşlarınızı üzülerek, düşünerek geçirmek yerine her andan keyif almayı öğrenmelisiniz. Ve gerçekten bir şey olmuyorsa, zamanı gelmemiştir. Ve kaderi yazanın  bizim için hazırladığı sürprizleri bilemeyiz. Gerçekten de hayatınıza dönüp baktığınızda deliler gibi istediğiniz bir şeyi, gün gelip de "İyi ki olmamış!" dediğiniz olmadı mı? Benim çok oldu. Her defasında şükretmek için sebepler verdi... Buna da şükredeceğimiz günler gelecek ama henüz zamanı gelmedi...

Üzülmeyin, düşünmeyin... Mutlu olmak için sebepler nedenler arayın. Su içebiliyorsanız, yürüyebiliyorsanız, evinizin işlerini yapabiliyorsanız ne kadar şanslısınız bir düşünsenize... 

Sevgiyle kalın,
Endolu günler



29 Mart 2018 Perşembe

Tüp Bebek Randevusu ve Vazgeçiş Sürecim


İlk Endometriozis Uzmanı Randevum


Yazmayalı neredeyse bir yıl olmuş ve ben hiçbir şey yazmamışım.Bu süreçte blog sayfam oldukça fazla dikkat çekmiş, birilerine yardımcı olabilmek güzel şey… Bu geçen 10 ayda çok değişen bir şey olmadı hayatımda. Yine tedaviye başladım, yine yoruldum ve yine erteledim. Bugün bunlardan bahsetmek istiyorum. 

Öncelikli olarak hikayelerime baktığımda uzman bir doktora gitme kararı almıştım. İşinde oldukça iyi olan bir uzman doktora gittim. Muayenelerimi yaptı, eşimden ve benden testler istedi. Bu aşamaları ayrıntılı olarak anlatmak istiyorum. Ama doktor ismi vermek istemiyorum. Merak edenler yorumda bana mail adreslerini bırakırsa daha ayrıntılı bilgi verebilirim.

Mayıs ayında en son bulunduğum şehirde endometriozis uzmanı doktor olmadığı için Ankara’ya gitmeye karar verdim. Oldukça fazla araştırma yaptım, her blog sayfasını, her siteyi tek tek okudum. Tam bir doktora karar verdiğimde, yaşadığım şehirdeki bir kadın doğum uzmanı da aynı isimi önerdiğinde kesinlikle bu uzmana gitmeye karar verdim. Eşimin işleri nedeniyle Haziran ayını bekleyip, Haziran için telefon ile randevu aldım. Zaten en az 2 hafta sonrasına randevu veriyorlar. 2 hafta sonra randevuya tam zamanında gittik, ama o kadar yoğun ve tercih edilen bir uzman ki, eksiksiz 4-4.5 saat bekledik. Nihayet sıram geldi, Doktor oldukça anlayışlı bir insan ve birçok sorununuzu siz söylemeden anlıyor ve bu bence deneyimlerinin bir getirisi olmalı.  Muayene ücreti 120 TL idi. Bence böyle bir uzman için oldukça makul bir miktar.

Neyse sonuçta muayene oldum, daha önce yaptırdığım smear, amh gibi testleri gösterdim. Yeniden amh ve kan testleri istedi.  Kanımı verdim ve hastaneden ayrıldım. Amh testi en az 15 gün sonra çıkacağı için 15 gün sonrası için yeni randevu alarak evimize döndük.  Bir sonraki randevuda  yine tam vaktinde geldik ama yine saatlerce bekledik. Sonuçta  amh değerlerim 8 civarında idi, ve iyi bir sonuç olduğunu söyledi doktor. Bir de eşimden sperm sayımı testi istemişti. Eşimde de durum ortalama bir değer çıktı. Bu ilk testi önce kendi şehrimizde yaptırdık ama doktor pek güvenmedi ve bu defa da yine o hastanede yaptırdık. Kendi şehrimizde bu test özel hastanede 60 TL idi, Ankara’daki hastanede ise 80 TL. Bu testin sonucu içinde üçüncü defa Ankara’ya gitmemiz gerekecekti. (bu arada kendi şehrinizde bulunan doktorunuzdan  il dışı sevk alırsanız sizin ve yanınızda bulunan bir refakatçinin otobüs ile gidiş ve geliş yol parasını alabiliyorsunuz, ama ben o kadar evrak işi ile uğraşmak istemedim, seçim sizin…)

Laboratuvar çalışanlarından ve doktordan rica ederek tekrar gelmemek için daha çabuk halledilmesini istedik, ve saat 11 gibi verdiğimiz testin sonucunu 4.5 gibi alarak o gün işleri hallettik. Yine sonuç pek farklı çıkmadı. Son olarak birkaç test daha isteyip bizi eve gönderdi.

O testlerde bir ay kadar sürdü. Ve artık Ağustos ayına gelmiştik. Bayramlar, tatiller, işler güçler derken zaten çok yorulmuştuk. Bir sonraki doktor randevum Apustos’un ortasındaydı. Ve doktorla konuştuğumuzda Aşılama denenebilir ama ben yorulmanı istemiyorum, eğer karar verdiyseniz tüp bebek öneririm dedi. Ameliyatı fazla önermedi, çünkü her ne kadar olsa da yumurtalıklar etkileniyormuş. Eğer çok yorulmak istemiyorsan direk tüp bebek deneyelim dedi. Bende aslında böyle düşünüyordum. Ama merak ettiğim bir nokta vardı, benim durumumda (sağda 7 cm, solda 5 cm) kisti olan bir hasta için tüp bebek ile yüzde kaç şansım vardı, ona göre kendimi olasılıklara hazırlamak istedim. Doktor bunu bilemeyiz dese de, ısrarlarım üzerine ve deneyimlerine göre ilk seferde %65 civarı dedi. Düşük bir ortalama idi. Çünkü maddi olarak ikinci defayı zor karşılayacağımızı düşündüm. Ama sonuçta karar verdik. Sırada yumurta geliştiricilerden önce kendi sağlık durumumu geliştirmemi ve daha sonra doktor ile whatsapptan iletişime geçmemi istedi.

Çok yorgun ve hasta hissettiğimi söylediğimde bana birkaç besin desteği ismi verdi. Bir sonraki randevuma kadar bunları kullanacaktım. Resveratrol, Duasvit, NBL Probiyotik, Teatrio isimli besin desteklerini toplam 300-350 tl civarı bir tutarla satın aldım.

1 ay olmuştu. Eylül sonu  ya da Ekim’de başlamaya karar vermiştik. Ama eşimle kafamızda soru işaretleri oluşmaya başladı. İlk olarak kullandığım Duasvit Demir içerdiği için kabızlık sorunu yaşayan bir insan olarak beni çok kötü etkiledi. Bu arada  devamlı kabız olduğum için daha önceden yaşadığım hemoroid sorunu ilerledi. Zaten geçtiğimiz yıllarda yurt dışında düzensiz tuvalet alışkanlıkları ve hazır gıdalar nedeniyle Anal Fissür sorunum başlamıştı. Bu kabızlık döneminde çok daha ilerledi ve artık dayanılmaz ağrılar yaşamaya başladım. Tuvalette ağlanır mı, gerçekten ağlıyordum. Ve bildiğim kadarıyla böyle sorunlar gebelikte daha çok artıyormuş. O yüzden önce bu sorundan kurtulmam lazım diye düşünerek, Tüp Bebek randevumu bu sorundan kurtulana kadar ertelemeye karar verdim.

Doktoruma bilgi verip bir süre daha düşüneceğimizi, şu anda hazır olmadığımız söyleyerek Tüp Bebek sürecinde son anda karar değiştirdim.

Doktordan o dönemde aldığım bilgiye göre ortalama 6000 TL kadar bir gider olacaktı. İlaçlar kurdan etkilendiği için şuanda biraz daha fazla olacağını düşünüyorum.


25 Mayıs 2017 Perşembe

Doktor Randevusu,25.05.2017


Bugün internet üzerinden çokça yaptığım araştırmalar sonucunda, hem çok iyi, anlayışlı hemde oldukça başarılı olduğu söylenen bir doktordan randevu aldım. Muayene tarihi 16 Haziran. Gideceğim hastane Ankara’da özel bir hastane.

Hastaneye gitmeye karar vermeden önce aslında eşimle açıkça konuştuğumda, o çocuk olup olmamasıyla çokta ilgilenmiyor, hatta işinin gelecek garantisi olmaması sebebiyle, garantiyi elde ettiğinde çocuğumuzun olmasını istiyor. Bu demek oluyor ki en az 2 yıl daha beklemek taraftarı... Ama benim hastalığımın geçip, sağlık durumumun iyi olması açısından başka da yol olmadığı için çocuk istiyor. Bu beni biraz olsun rahatlattı, çünkü neden çocuğumuz olmuyor, diye üzülen bir eş olsaydı, kendimi çok sorumlu ve suçlu hissedecektim. “Çocuk yapmak için olmasa da tedavi için iyi bir doktora gidelim” dedi, ve sonuç olarak önerilen bir doktora randevu aldım. Ondan önce bulunduğum yerdeki bir doktora görünüp son durumun ne olduğunu öğrenmek istiyorum. Umarım küçülme olmuştur... 

Visanne'nin Yan etkileri

Visanne Yan Etkileri

İlacın yan etkilerine gelince, bir çok yerde çok ağır yan etkileri olduğunu okumuştum. Ilacı aldığım gün okadar korktum ki korkudan ağladım. Ancak bende şimdilik o korkunç yan etkilerini göstermedi. Sadece arada bir moral bozukluğu ve ağlama isteği var. Ve ben ağlama isteğimi hiç bastırmadım, bu sayede rahatlama oldu. Ancak ağlamak için ne zaman kendimi tutsam en sonunda daha çok stres ve baskı oluyordu. Genel olarak psikolojik durumumda değişme tabiki var. Hayattan zevk almama ve her şeyin anlamsız gelmesi gibi. Hatta çocuğun olup olmaması bile çok anlamsız geliyor. Belki de bu yüzden depresyona girmedim. Her şey den önce bu duygu durumumun farkında olmam ve sebebinin ilaç olduğunu biliyor olmamdı. Mesela hiç sebep yokken bir şeye alınıp eşime kızdığımda aklıma ilk olarak ilacın bende yarattığı duygusallığı hatırlayıp, gerekiyorsa eşimden özür diledim... Yani en önemli şey kötü hissettiğiniz her şeyin hormonlardan dolayı olduğunu biliyor olmanız.

Yapay bir menapoz dönemi oluşturduğu için, bir çok menapoz belirtilerini yaşıyorum. Bir anda üzerinde ağırlık varmış hissi. Üzerimdeki tüm kıyafetleri çıkarsamda geçmeyen boğuluyormuş hissi. En çokta kalp atışlarının artması bende fizyolojik olarak görünen etki oldu. Hatta boyun bölgemdeki damarlarda zonklama oluyor ve halsizleşiyorum. Bunun nedeni tansiyon yükselmesi olabilir, tam olarak bunun ne olduğunu bilmiyorum. Ama çok hafif ev işi yaptığımda bile bu zonklama başımda zonklamaya dönüşüyor ve baş ağrısı olarak devam ediyor. Artık zonklamayı hissettiğimde oturuyorum sakince, ve tansiyon olma ihtimaline karşı limonlu su içiyorum, sarımsaklı tuzsuz yoğurt yiyorum... Bir kaç defasında limonlu su zonklamayı hafifletti.

Bütün bu yan etkilerini adet sancısı ile karşılaştırdığımda dayanılmaz yan etkiler değiller. Yaklaşık üç aydır o dayanılmaz, kıvrandıran adet sancılarım olmuyor, çünkü adet olmuyorum.

Başka bir yan etkisi ise libidoda düşüş olduğunu okumuştum. Bu konu ruhsal duruma göre değişiklik gösterse de genel olarak birleşmeye karşı bir isteksizlik ve üşenme olduğunu düşünüyorum. Yani istek olsa da, halsizlik sebebiyle isteksizlik oluyor.

Genel olarak ilacın en önemli hayatı etkileyen yan etkisi bende halsizlik oldu. Ikinci en önemli yan etkisi ise hayata karşı isteksizlik. Ne yapsak boş, bu tedaviler boş, zaten bir şey olacağı yok, hayatta her şey kötü gidiyor düşünceleri. Ama toparlamam kısa sürüyor.

Kitap okuyup hastalığı düşünmeye vakit bırakmamak gerekiyor. Birde her telefon çaldığında birilerinin hamile olduğu haberini almak, her internet sitesinde çocuklu fotoğraflar görmek 27 yaşında ve annelik hormonları tavan yapmış bir insan için yorucu oluyor. Bu sebeple kafamızı dağıtacak kitap, film, müzik tarzı etkinlikleri artırarak stresli türk dizileri, instagram, facebook gibi hayatın sadece mükemmel anlarının fotoğraflandığı platformlardan uzak kalmak ruhsal sıkıntıları azaltacaktır. Bir makalede de hobi edinmenin iyi geldiğini okumuştum ama insanların olduğu her yerde biraz stres oluyor, en güzeli evde yapabileceğimiz stressiz etkinlikler bulmak...

Başka bir ruhsal rahatlama ise, daha az akraba görüşmeleri olarak söylemek isterdim. Çünkü 1-2 aydır görüşmediğiniz insanlar muhtemelen hastalığınızı bilmedikleri için ve sizinle konuşacak ortak bir konusu olmadığı için “Eee! bebek nezaman?” sorusunu sormadan edemezler... Bu konuda ne yapılabilir gerçekten bilmiyorum ama bu bizim geleneksel sorumuz haline geldi. Toplum baskısı denilen bu davranış biçimi hiç bitmez.. “sınav nezaman? Okul nezaman bitiyor? Nezaman evleneceksin? Ne zaman bebek yapacaksın? Nezaman ikinci bebeği yapacaksın?...” bu sorular uzar gider, her yaşta her dönemde maruz kalacağımız bu soruları görmezden duymazdan gelmeye alışmaktan başka çare yok. İşin garip tarafı bu eleştiriyi yapan ben bile yakın gördüğüm kişilere sormaktan kendimi alamıyorum... Oysa ne kadar yanlış bir davranış. Bunu şimdi anlıyorum. Çünkü her insan bana bu soruyu sorduğunda bir kez daha aklıma geliyor ve “hastayım, olmuyor” diyemiyor, “Allah ne zaman kısmet ederse..” cevabıyla geçiştiriyorum. Kimi zaman düşünceli dostlarımız akrabalarımız yaşımızın artık geçtiğini hatırlatarak, bizim akıl edemediğimiz şeyi bize hatırlatıyorlar! Evet yaşımız geçiyor! Belkide her geçen gün azalan yumurta rezervimiz, kistler ile her geçen gün tahrip oluyor.


Visanne, Geçici Menopoz ilaçları

 VİSANNE

3-4 ay sonra tekrar muayeneye gittiğimde kistlerimin 5-7 cm olduğunu öğrenmem ile artık her şey daha zor olacaktı.

En sonunda araştırma hastanesinde beni biraz daha bilgili gördüğü için ya da kendimi iyi anlatabildiğim için az çok sorularıma yanıt veren bir doktor ile karşılaştım. 3-5 defa hastane git gellerinin sonunda mr,amh,smear testleri gibi gerekli testlerin yapılması ile beni bu konuda uzman bir merkeze gitmem konusunda uyardı. Bu arada Visanne adında endometriozis hastalarına verilen bir hormon ilacı verdi. Bu ilaç hastaları geçici bir menapoz’a sokuyor. Tedavi olana kadar bunu kullanmamı söyledi.

Kistlerim diyorum ancak Visanne kullandığım ikinci ay özel doktora gittiğimde, sağdaki kistimin çikolata kisti, soldakinin ise yumurtalık kisti olduğunu öğrendim. Soldaki 5 cm, sağdaki 5-7 cm. Aşılamaya da olumlu bakmayan bir doktor oldu bu defa. Çünkü aşılama için verilen yumurta geliştirici ilaç, soldaki yumurtalık kistini büyütebilirmiş. Ona göre tek yol Visanne’yi en az 6 ay kullanarak kistlerin küçülmesini beklemekmiş. Yani bekleyip göreceğiz dedi. Daha önce kistin bu ilaç ile küçüldüğünü hiç bir yerde okumadım, sadece büyümesini engellediğini biliyordum. Bu içimde küçücük bir umut doğurdu...

İlacı 2,5 aydır kullanıyorum. İlk ay kontrole gittim herhangi bir değişme olmamıştı. Doktor herhangi bir şey söylemediği için 1 kutu bittiğinde 1 hafta ara verdim. Ve bıraktığım günden sonra adet oldum. Bu tam olarak adet gibi değildi. 3 gün kahverengi lekelenme şeklinde oldu. Ağrı çok olmadı. Bu visanne ilacının en güzel yanı adet ağrılarını yaşamıyor oluşum. (Bu arada tanıdık bir doktora sorduğumuzda Visanne'nin ara vermeden kullanılması gerektiğini söyledi, özel hastanedeki doktor ise istersem her kutu sonrasında bir hafta ara verebileceğimi söylemişti. Ben ara vermemeyi tercih ettim)

Hastane ve Doktor Sorunsalı

HASTANE VE DOKTOR SORUNSALI

Endometriozis sorunum ile karşılaştığımdan beri bir yıl oldu. O dönemde yurt dışına çıkacağımız için tedavi ile uğraşmak istemedim ve eğitim-araştırma hastanesindeki doktorların ise bilgilendirme yetersizliği sebebiyle ilaç kullanmayıp 3-4 ay sonra tedaviye başlamayı tercih ettim. O dönemde 3 cm civarında idi. Tatile gittik geldik, Eylül’de pek bir değişme olmamıştı. Demekki biraz daha erteleyebilirim dedim. Erteledik yaşadığım yerde bulunan doktorlar insanı çileden çıkaracak durumda idi. Muayeneye girdiğim yerde doktor hanımefendi muayene ediyor, içeri girip “Yasmin yaz” diyor.. Bana evli mi ya da bekar mı olduğumu sorma gereği duymadan, ya da çocuk isteyip istemediğimi sormadan... Bende “çocuk istiyoruz ama” dediğimde yüzüme “Evli misin?” diye bakması...(kendimi neden anlatmadığım konusuna gelince, içeri girer girmez geç içeri dedi, karından ultrasonla baktı, bu esnada karbonatlı su, beta glukan vs. Kullanmamı önerirmisniz sorularını sordum ve cevap olarak betalglukan ne alaka anlamadım ama karbonat mideni kötü yapar dedi, zaten bu sırada muayene bitti içeri gidip yasmin yazdırdı). bu doktorlardan birisi idi. Başka doktorlarda yaşadıklarımda; içerde bekleyen 10 civarında hasta, herkesin üst üste beklemesi, muayene odasında vajinal muayene olurken içeriye meraklı hastaların kafa uzatarak bakması, stres yüklü doktorlar, stres yüklü sekreterler, sekretere bağıran doktor, doktorun arkasından konuşan sekreterler, hastalara bağıran sekretelerler, bozuk sıra bekleme ekranları sebebiyle kapıya yığılan hastalara böcek muamelesi yapan doktor, sekreter ve güvenlik görevlileri...
Hastaların bir çoğu eğitimsiz, bağ bahçe işi ile uğraşan köy halkı. Doğal olarak kendilerini anlatamıyor, doktorun anlattıklarını anlamakta güçlük çekiyorlar. Biraz bakımsız ve köy kokulular. Bizim egolu doktorların hoşuna gitmediği kesin. Azarlayarak anlatıyor ve anlamadıklarında etraftaki insanlardan anlatırmısınız lütfen diyorlar. Çünkü onu anlayacak en az 5 hasta var içeride. Mahremiyet diye bir şey yok zaten. Bir hasta utandığı için “içerde hasta var ama..” diye utana sıkıla doktorla konuştuğunda, “bir şey olmaz sen gir, soyun..” diyor.
Zaten hastalıkları ile yeteri kadar stres olmuş insanların hastanede gördükleri muamele, “öleyim daha iyi!” dedirtecek bir durumda. Hastaneye her gittiğimde ağlayarak bir daha buraya gelmeyeceğim diye söylenmem, ancak mecburiyetler ile tekrar aynı hastaneye hatta aynı doktorlara görünmek zorunda kalmak...
Eylülde Araştırma hastanesinde yaşadığım sinir bozucu anlardan sonra özel bir hastaneyi denemeye karar veriyoruz. En çok önerilen doktoruna randevu aldık ve muayene oldum.  Beni çok dinlemeyen soru sormayan bir doktor, ama ilk aşamada kistlerimin boyutunu söyleyip, rahim filmi(hsg) önerdi. Bunun sonucuna göre “eğer tuplerin tıkalı ise hiç buralarda vakit kaybetmeden aşılama tup bebek gibi yöntemleri değerlendirmeliyiz” diyerek net cevaplar vermesi hoşuma gitmişti. Hsg çekilmek için gün verdi, ancak korktuğum için erteledim... bu sebeple ilaç tedavisi gibi yöntemleride denemeden biraz daha bu şekilde vakit geçirmeyi istedim. Korkmak, erkek doktora ilk defa muayene olmak ve maddiyat bunu ertelememdeki sebeplerdi.

Çikolata Kisti ile Yaşam Sürecim

 Yıllar geçmiş, her yıl gelecek yıl tüp bebek  tedavisi olalım diye diye bu güne gelmişiz.  Önce yüksek lisans bitsin dedik, bitti. Sonra Do...